Bilindiği üzere kurum 663 sayılı KHK ile birlikte, sağlık bakanlığı üst yöneticileri kamu dışından da alınmaya başladı. Bu sürecin başlamasından sonra sağlık personelinin bir olan dertleri daha da artmaya bin olmaya başladı. Bu atamalar sağlık tesislerinin arpalık olduğu hissi uyandırmaya başladı.
Kurum aidiyeti olmayan, kurumsal mevzuata hakim olmayan bu idareciler, sağlık teşkilatı hakkında en ufak fikirleri bile olmadan, sağlık teşkilatının başına idareci yapılınca mobbing katsayısı, mevzuat tanımamazlık tavan yapmış durumda. Sağlık Bakanlığı bunu görüyor mu, emin değilim. Sivil hayatında kendine ait işletmeyi batırmış birilerini sağlık teşkilatına yönetici yapmak, nasıl bir düşünüşün ürünüdür? Birazdan aşağıda göstereceğimiz örneklerde görüleceği üzere, sanki sağlık teşkilatı siyasi partilere rant kapısı aracına dönüştürülmüştür.
Örnek olarak Manisa ilimizden bir kaç örnek verelim. A.S.P. ve eşi İ.B.P’ nin siyasi bir partinin yönetim kuruluna görevli oldukları, H.S ve eşi O.S. ‘ nin yine bir siyasi partinin il disiplin kurulunda görevli oldukları, Y.D. ‘ nin 2012’ de mezun olup hiç KPSS’ ye girmeden sırf Makedon Göçmenleri Derneği Başkanının yeğeni olduğundan bahisle 2012 yılından beri müdür yardımcılığı görevi icra ettiği, H.İ.Y.U’ ın bir milletvekilinin kayınçosu olması, Manisa Ruh Sağlığı Hastanesi üç yöneticisinin dışarıdan olması, Merkezefendi Hastanesi Müdürünün kamu dışından olması vs vs. sadece bu valiyetimizde değil Nevşehir ilimizde bilinenlerden biri. Bu ve buna buna benzer örnekler maalesef bitmiyor.
Bu şekilde dışarıdan atanan yöneticilerin, sahada yarattığı problemler hakkında sayın Bakanımızın bilgisi var mıdır? Yoksa, sayın Bakanımızdan habersiz işler mi yapılmaktadır. Var ise, durum daha vahim görünüyor. Sağlık teşkilatların siyasi partilerin arpalıkları haline geldiği, kurum aidiyetleri olmayan bu ve benzeri kişilerin, kamu ihaleleri altına imza atıp atmadıkları, atıyorlar ise yasal sorumlulukların neler olduğunu kamuoyu merak ediyor.
Konu sadece bununla bitmiyor. Buna bir de ek olarak, özelde sağlık bakım müdürlerinin gelen resmi yazıları uygulamama tavırları apayrı bir tartışma konusu, velevki ilgili personel dava açsa bile memuriyet sorumlulukları bulunmayan bu yöneticilere idari ceza verme olanağı da bulunmadığından verilse dahi uygulanabilirliği bulunmadığından, sağlık personelinin şikayetçi olması da durumda bir değişiklik yapmamaktadır. Bu durum bu gibi idarecilerin personel üzerinde mobbing tavırlarının artmasına sebep olmaktadır.
Diğer kurumlarda yönetici olabilmek için kurum içi yükselme sınavlarına girilmesi gerekirken, sağlık teşkilatında böyle olmaması da başka bir tartışma konusu? Örneğin MEB’ de yönetici olabilmek için sınav gerekirken ya da İçişlerinde ya da başka bir kurumda sağlıkta neden dışarıdan yöneticiye ihtiyaç duyuluyor? Bir sürü sağlık yönetimi, işletme, kamu yönetimi mezunu var iken böyle bir duruma girmek akla Sağlık Tesisleri arpalık mı sorusunu getiriyor?
Şimdi merakımızdan sağlıkpersonelihaber.org olarak soruyoruz, teşkilat içinde becerikli adam yok mudur ki, sürekli kurum dışından yönetici ihtiyacı doğmaktadır. Bunlar hangi liyakat esasına göre atanmaktadır? Devletin yönetici atama şekli değişti de bizim mi haberimiz yok?
Kurum aidiyeti olmayan, kurumsal mevzuata hakim olmayan bu idareciler, sağlık teşkilatı hakkında en ufak fikirleri bile olmadan, sağlık teşkilatının başına idareci yapılınca mobbing katsayısı, mevzuat tanımamazlık tavan yapmış durumda. Sağlık Bakanlığı bunu görüyor mu, emin değilim. Sivil hayatında kendine ait işletmeyi batırmış birilerini sağlık teşkilatına yönetici yapmak, nasıl bir düşünüşün ürünüdür? Birazdan aşağıda göstereceğimiz örneklerde görüleceği üzere, sanki sağlık teşkilatı siyasi partilere rant kapısı aracına dönüştürülmüştür.
Örnek olarak Manisa ilimizden bir kaç örnek verelim. A.S.P. ve eşi İ.B.P’ nin siyasi bir partinin yönetim kuruluna görevli oldukları, H.S ve eşi O.S. ‘ nin yine bir siyasi partinin il disiplin kurulunda görevli oldukları, Y.D. ‘ nin 2012’ de mezun olup hiç KPSS’ ye girmeden sırf Makedon Göçmenleri Derneği Başkanının yeğeni olduğundan bahisle 2012 yılından beri müdür yardımcılığı görevi icra ettiği, H.İ.Y.U’ ın bir milletvekilinin kayınçosu olması, Manisa Ruh Sağlığı Hastanesi üç yöneticisinin dışarıdan olması, Merkezefendi Hastanesi Müdürünün kamu dışından olması vs vs. sadece bu valiyetimizde değil Nevşehir ilimizde bilinenlerden biri. Bu ve buna buna benzer örnekler maalesef bitmiyor.
Bu şekilde dışarıdan atanan yöneticilerin, sahada yarattığı problemler hakkında sayın Bakanımızın bilgisi var mıdır? Yoksa, sayın Bakanımızdan habersiz işler mi yapılmaktadır. Var ise, durum daha vahim görünüyor. Sağlık teşkilatların siyasi partilerin arpalıkları haline geldiği, kurum aidiyetleri olmayan bu ve benzeri kişilerin, kamu ihaleleri altına imza atıp atmadıkları, atıyorlar ise yasal sorumlulukların neler olduğunu kamuoyu merak ediyor.
Konu sadece bununla bitmiyor. Buna bir de ek olarak, özelde sağlık bakım müdürlerinin gelen resmi yazıları uygulamama tavırları apayrı bir tartışma konusu, velevki ilgili personel dava açsa bile memuriyet sorumlulukları bulunmayan bu yöneticilere idari ceza verme olanağı da bulunmadığından verilse dahi uygulanabilirliği bulunmadığından, sağlık personelinin şikayetçi olması da durumda bir değişiklik yapmamaktadır. Bu durum bu gibi idarecilerin personel üzerinde mobbing tavırlarının artmasına sebep olmaktadır.
Diğer kurumlarda yönetici olabilmek için kurum içi yükselme sınavlarına girilmesi gerekirken, sağlık teşkilatında böyle olmaması da başka bir tartışma konusu? Örneğin MEB’ de yönetici olabilmek için sınav gerekirken ya da İçişlerinde ya da başka bir kurumda sağlıkta neden dışarıdan yöneticiye ihtiyaç duyuluyor? Bir sürü sağlık yönetimi, işletme, kamu yönetimi mezunu var iken böyle bir duruma girmek akla Sağlık Tesisleri arpalık mı sorusunu getiriyor?
Şimdi merakımızdan sağlıkpersonelihaber.org olarak soruyoruz, teşkilat içinde becerikli adam yok mudur ki, sürekli kurum dışından yönetici ihtiyacı doğmaktadır. Bunlar hangi liyakat esasına göre atanmaktadır? Devletin yönetici atama şekli değişti de bizim mi haberimiz yok?