Şişli Etfal Hastanesi doğumhanesinde ebe olarak göreve başlayan Sayıner, sağlık meslek lisesinden anabilim dalı başkanlığına uzanan bir başarıya imza attı.
Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, sağlık meslek lisesinden mezun olup ebe olarak hastanede göreve başladı. Sayıner, önce lisans eğitimini tamamladı ardından akademik kariyer yaptı.
Anneliğinin yanı sıra iş hayatını da başarılı bir şekilde yürüttü. 2018 yılında profesör oldu. Görev yaptığı fakültenin ebelik bölümü anabilim dalı başkanlığına getirildi.
Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, Nevşehir Sağlık Meslek Lisesi'nden 1989 yılında mezun oldu.
İş hayatı ve eğitimi bir arada sürdürerek, 2018 yılında profesör unvanı alan Sayıner, 11 yıldır aralıklı olarak Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Ana Bilim Başkanlığı görevini sürdürüyor
EBE FİGÜRÜ,TÜRK FİLMLERİNDE KÖTÜYDÜ
Prof. Dr. Sayıner kariyer sürecini şöyle anlattı:
Sağlık Meslek Lisesine gitmeden önce ablamın ve yengemin doğumuna şahit oldum. İkisi de ebeyle evde doğurdu. Ebe onları sallıyordu, bir şeyler yaptırıyordu. Küçüktüm, çok enteresan geldi.
Türk filmlerinde de ebe figürü, hep kötüydü. Bunların hepsi birleşince ebelikten çocukluğumda hoşlanmamıştım. Ancak küçük yaşta hayata atıldım ve Sağlık Meslek Lisesini bitirdim. Mezun olunca da Şişli Etfal Hastanesinde göreve başladım.
O dönem hemşirelikte yüksek öğrenim yoktu. Ben de 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu'nda okumaya başladım. Sonra yüksek lisans için Marmara Üniversitesi Kadın Sağlığı Hemşireliği Bölümü'nde okudum. Çünkü ebelikte yüksek lisans ve doktora programı yoktu.
Doktoramı da Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşirelik bölümünde yaptım. Ülkemizde 2013 yılından sonra ebelikte akademik kariyer yapılmaya başlandı. Ben de mesleği daha ileri düzeye çıkmasına katkıda bulunmak için akademik kariyer yapıp, bilimsel çalışmaya yöneldim.
Toplumun ve meslektaşlarımın daha fazla eğitime ihtiyacı olduğunu gördüm. Şimdi İyi ki ebe olmuşum. İyi ki mesleğimizi bilimsel ve akademik olarak iyi bir noktaya getirmişiz diyorum."
KARİYER DE YAPTIM ÇOCUK DA Akademik kariyer yaptığı dönemde evlenip, iki çocuk dünyaya getirdiğini anlatan Prof. Dr. Sayıner, eşinin bu dönemde kendisine hep destek verdiğini söyledi. İl il gezerek normal doğumun teşvik edilmesi yönünde eğitim verdiğini ifade eden Prof. Dr. Sayıner şöyle konuştu: "Yılda en az 13 şehirde meslektaşlarımızla ve hamile kadınlarla bir aradayız. Anne dostu hastaneler uygulamasının önemi, normal doğumun teşviği gibi eğitimlere gidiyorum. Bu ülkede ebelik her zaman önemliydi. Tarihsel süreçte de önemliydi. Tarihteki en eski işaretlere baktığınızda örneğin Göbeklitepe'ye gidin orada da doğumla ilgili işaret var. Her zaman bir kadının doğurması resmedilir ve onun yanında bir kadın vardır. Bu kadın da ebedir. Anneanne ve babaannelerimize biz 'ebe' deriz. Çünkü bilge kadındır, ailenin büyüğüdür. Ebe, deneyimi olan, tecrübesi olan kadındır."
"NORMAL DOĞUMU TEŞVİK EDİYORUZ"
Eğitim çalışmalarında normal doğumun önemine dikkat çektiklerini hatırlatan Prof. Dr. Sayıner şöyle devam etti:
"Sezeryan doğum son yıllarda çok popüler. Oysa kadınlar, 'Benim doğum günümde bebeğim doğsun, ikizler burcu, koç burcu olsun' diye çocuklarının doğum tarihini, tayin etmeye başladı.
Eskiden her şeye sabreden kadın yerine şimdi son derece sabırsız bir kadın grubu var. 40 hafta beklemek istemiyor. 36 haftadan sonra doktoruna, 'Alın bunu karnımdan' diyor. Sezaryen oranlarının artmasında sadece hekimleri suçlamak asla doğru bir şey değil.
Şimdi sosyal medyada, blogger anneler var. Bir doğum yapmış, hemen doğum uzmanı olmuş gibi ahkam kesiyorlar. Kadınlar ne yazık ki onları takip ediyorlar ve izliyorlar. Doğru ya da yanlış. Sağlık profesyoneli olmayan kişilerden bir takım bilgileri öğrenmeye çalışıyorlar. Oysa böyle anlatılmaması gerekiyor."
Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, sağlık meslek lisesinden mezun olup ebe olarak hastanede göreve başladı. Sayıner, önce lisans eğitimini tamamladı ardından akademik kariyer yaptı.
Anneliğinin yanı sıra iş hayatını da başarılı bir şekilde yürüttü. 2018 yılında profesör oldu. Görev yaptığı fakültenin ebelik bölümü anabilim dalı başkanlığına getirildi.
Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, Nevşehir Sağlık Meslek Lisesi'nden 1989 yılında mezun oldu.
İş hayatı ve eğitimi bir arada sürdürerek, 2018 yılında profesör unvanı alan Sayıner, 11 yıldır aralıklı olarak Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Ana Bilim Başkanlığı görevini sürdürüyor
EBE FİGÜRÜ,TÜRK FİLMLERİNDE KÖTÜYDÜ
Prof. Dr. Sayıner kariyer sürecini şöyle anlattı:
Sağlık Meslek Lisesine gitmeden önce ablamın ve yengemin doğumuna şahit oldum. İkisi de ebeyle evde doğurdu. Ebe onları sallıyordu, bir şeyler yaptırıyordu. Küçüktüm, çok enteresan geldi.
Türk filmlerinde de ebe figürü, hep kötüydü. Bunların hepsi birleşince ebelikten çocukluğumda hoşlanmamıştım. Ancak küçük yaşta hayata atıldım ve Sağlık Meslek Lisesini bitirdim. Mezun olunca da Şişli Etfal Hastanesinde göreve başladım.
O dönem hemşirelikte yüksek öğrenim yoktu. Ben de 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu'nda okumaya başladım. Sonra yüksek lisans için Marmara Üniversitesi Kadın Sağlığı Hemşireliği Bölümü'nde okudum. Çünkü ebelikte yüksek lisans ve doktora programı yoktu.
Doktoramı da Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşirelik bölümünde yaptım. Ülkemizde 2013 yılından sonra ebelikte akademik kariyer yapılmaya başlandı. Ben de mesleği daha ileri düzeye çıkmasına katkıda bulunmak için akademik kariyer yapıp, bilimsel çalışmaya yöneldim.
Toplumun ve meslektaşlarımın daha fazla eğitime ihtiyacı olduğunu gördüm. Şimdi İyi ki ebe olmuşum. İyi ki mesleğimizi bilimsel ve akademik olarak iyi bir noktaya getirmişiz diyorum."
KARİYER DE YAPTIM ÇOCUK DA Akademik kariyer yaptığı dönemde evlenip, iki çocuk dünyaya getirdiğini anlatan Prof. Dr. Sayıner, eşinin bu dönemde kendisine hep destek verdiğini söyledi. İl il gezerek normal doğumun teşvik edilmesi yönünde eğitim verdiğini ifade eden Prof. Dr. Sayıner şöyle konuştu: "Yılda en az 13 şehirde meslektaşlarımızla ve hamile kadınlarla bir aradayız. Anne dostu hastaneler uygulamasının önemi, normal doğumun teşviği gibi eğitimlere gidiyorum. Bu ülkede ebelik her zaman önemliydi. Tarihsel süreçte de önemliydi. Tarihteki en eski işaretlere baktığınızda örneğin Göbeklitepe'ye gidin orada da doğumla ilgili işaret var. Her zaman bir kadının doğurması resmedilir ve onun yanında bir kadın vardır. Bu kadın da ebedir. Anneanne ve babaannelerimize biz 'ebe' deriz. Çünkü bilge kadındır, ailenin büyüğüdür. Ebe, deneyimi olan, tecrübesi olan kadındır."
"NORMAL DOĞUMU TEŞVİK EDİYORUZ"
Eğitim çalışmalarında normal doğumun önemine dikkat çektiklerini hatırlatan Prof. Dr. Sayıner şöyle devam etti:
"Sezeryan doğum son yıllarda çok popüler. Oysa kadınlar, 'Benim doğum günümde bebeğim doğsun, ikizler burcu, koç burcu olsun' diye çocuklarının doğum tarihini, tayin etmeye başladı.
Eskiden her şeye sabreden kadın yerine şimdi son derece sabırsız bir kadın grubu var. 40 hafta beklemek istemiyor. 36 haftadan sonra doktoruna, 'Alın bunu karnımdan' diyor. Sezaryen oranlarının artmasında sadece hekimleri suçlamak asla doğru bir şey değil.
Şimdi sosyal medyada, blogger anneler var. Bir doğum yapmış, hemen doğum uzmanı olmuş gibi ahkam kesiyorlar. Kadınlar ne yazık ki onları takip ediyorlar ve izliyorlar. Doğru ya da yanlış. Sağlık profesyoneli olmayan kişilerden bir takım bilgileri öğrenmeye çalışıyorlar. Oysa böyle anlatılmaması gerekiyor."
Evet çok enteresan demi hemşirlik ebelik fakultelerinde hemşirelikten ebelikten mezun olan kişiler akademik kariyer yapıyor ve meslekdaşlarını yetiştiriyor 60 küsür yıldır böyle ama yeni bir durummuş gibi enteresan haberler yapılıyor
Saglık meslek lisesinde uzun yıllar mat ögrt ligitaptım.Bu okullar zeki ,imkanları olmadıgı için meslek alternatifi olan küçük yaşlarda yatılı olan okullardı.18yaşında ebe,hemşire olarak kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde çalışmaya başladılar ve küçük yaşta evlenmek zorunda kaldılar.İmkanları olsaydı çobu kardelenler çok daha farklı mesleklerde açacaklardı.Şanslı olanlar büyük kentlerde kariyer yaptılar bunkızımız gibi.