1 Ağustos Yaklaşıyor, Umutlar Yine Uçurumun Kıyısında
Memurlar için kritik dönemlerden biri olan toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos’ta başlıyor. Her ne kadar kamu çalışanları, bu sürecin maaşlarında, haklarında ve sosyal kazanımlarında iyileşme getirmesini umut etse de, özellikle sağlık çalışanlarının bu masadan bir beklentisi kalmamış gibi görünüyor.
Neden mi? Çünkü yıllardır aynı senaryo tekrar ediyor:
Masaya oturuluyor, pazarlık yapılıyor deniliyor, sonra yine "enflasyon kadar zam" açıklanıyor.
“Hüsran” Sağlıkçıların Ortak Cümlesi Haline Geldi
Bu yıl da tablo pek farklı değil. Sosyal medya paylaşımlarına bakıldığında sağlık çalışanlarının ruh hali tek bir kelimeyle özetleniyor: “Hüsran!”
Türk Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Köse de bu kelimeyi boşuna seçmiş değil.
“Memur-Sen daha önceki dönemlerde masadan sağlık çalışanlarını hüsrana uğratarak kalktı. İnşallah bu defa öyle olmaz,” diyor Köse.
Ancak çalışanlar, bu süslü “inşallah”lara pek de kulak asmıyor. Çünkü yaşadıkları alkışlı dönemin ardından gelen ekonomik yokluk, verilen sözlerin tutulmadığına dair güçlü bir hafıza bırakmış durumda.
"Salgında Alkışlandık, Sözleşmede Unutulduk"
Sağlıkçılar, "pandemide destan yazdık, methedildik, dövüldük ama sıra maaşa gelince koca bir sıfırla karşılaştık" diyerek sitem ediyor.
Sadece yorgun değiller; aynı zamanda değersizleştirilmiş hissediyorlar.
Bu yüzden çoğunun ağzında aynı cümle dönüp duruyor:
“Beklentimiz yüksek ama umudumuz yok.”
Toplu Sözleşmede “Özellikli Memur” Talebi
Sağlıkçılar haklı olarak şunu sorguluyor:
Nasıl ki sağlık sisteminde “özellikli ameliyat” kavramı varsa, neden “özellikli memur” kavramı olmuyor?
Gecesi, gündüzü, acili, yoğun bakımı, acil sezaryeni, ölüm riski, enfeksiyon riski olan bir iş kolu, nasıl olur da masa başında çalışan bir memurla aynı kefeye konur?
Sağlık çalışanları açıkça diyor ki:
"Toplu sözleşmelerde sağlıkçının zam oranı ayrı, statüsü ayrı görüşülmeli!"
Masada Kapalı Kapılar, Temsil Sorunu ve Güvensizlik
Mustafa Köse'nin en dikkat çekici cümlelerinden biri ise şöyle:
“Memur-Sen masada başka kimse olsun istemiyor. Temsil edemediği memura, temsil edemediğine şahitlik edecek biri olsun istemiyor.”
Bu sert eleştiri aslında temsil krizine işaret ediyor. Sağlık çalışanları, kendilerini temsil eden sendikal yapının, sahadaki gerçekleri masaya yansıtmadığını düşünüyor.
"Kimse bizim adımıza sessizce anlaşma yapmasın!" diyorlar.
Özetle: Bu Masaya Güven Kalmadı
Bugün sağlık çalışanları yalnızca maaşlarında değil; sistemde, sözleşme masasının yapısında, sendikal temsilde ve adalet duygusunda da kayba uğramış hissediyor.
Artık kuru umutlar değil, somut kazanımlar görmek istiyorlar.
Beklentileri yüksek, ama inançları tükenmiş durumda.