Deprem sonrası hizmet vermeye devam eden hasarlı hastane için tehlike çanları çalıyor
İzmir'de 6,9 büyüklüğündeki depremle birlikte şehirdeki birçok kamu binası ve sağlık kurumu zarar gördü. Özellikle Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ege Doğumevi Ek Binası gibi önemli sağlık merkezlerinde oluşan yapısal hasar, sağlık çalışanları ve hastalar için ciddi bir can güvenliği sorunu doğurdu.
Genel Sağlık-İş Başkanı Zekiye Bacaksız: "Uyardık, önlem alınmadı!"
Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, konuyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Bacaksız, Tepecik Doğumevi Ek Binası’nda duvarlarda oluşan derin çatlaklara rağmen hizmet verilmeye devam edildiğini belirterek, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Bacaksız açıklamasında şunları kaydetti:
“2017 yılında yaptığımız açıklamalarda, hastanelerin büyük bir deprem tehdidi altında olduğunu defalarca dile getirdik. Ancak geçen üç yıl boyunca hiçbir somut adım atılmadı. Aksine, binalar daha da yıprandı. Bugün gelinen noktada, sağlık çalışanları ve hasta vatandaşlar hayati risk altındadır. Bu göz göre göre ihmaldir.”
Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi boşaltıldı, ama Tepecik hâlâ dolu!
Depremin ardından Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi’nin yataklı servisleri boşaltılarak hastalar diğer hastanelere sevk edildi. Ancak aynı şekilde hasar gören Tepecik Doğumevi ek binasında hizmetin sürdürülmesi kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Zekiye Bacaksız, bu çifte standarda da dikkat çekerek şunları söyledi:
“Depremle birlikte yıkılan sadece binalar değil, ihmalkârlıkla örülmüş bir sistemdir. Sağlık tesisleri, afet anlarında ilk devre dışı kalan yapılar olmamalı. Bu kabul edilemez. Yaşanan her artçı sarsıntı hem çalışanlar hem de hastalar için birer travmadır.”
“Türkiye bir deprem ülkesidir, ihmale tahammül yok”
Bacaksız, açıklamasının sonunda Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatarak, sağlık hizmetlerinde afet yönetimi ve risk azaltımı kapsamında köklü değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı:
“Kamu hastaneleri derhâl depreme dayanıklılık testinden geçirilmeli, risk taşıyan binalar acilen tahliye edilmelidir. Afet yönetim planları kağıt üzerinde kalmamalı, uygulamaya geçirilmelidir. Bu bir uyarı değil, acil çağrıdır. Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğmadan harekete geçilmelidir.”
Can güvenliği lüks değil, en temel insan hakkıdır.
İzmir'deki kamu hastanelerinde çalışan binlerce sağlık personeli ve tedavi gören on binlerce hasta, artık şunu biliyor: Sağlık hizmeti vermek ve almak can pahasına olmamalıdır. Sağlık emekçileri, hastanelerin yıkılmasını değil, sistemin ayağa kalkmasını bekliyor.