Ülkemizde üniversite ve kamu sağlık kurumlarında bazı yönetici ve idareciler tarafından hekimlere ve sağlık çalışanlarına uygulanan mobbing artık ayyuka çıkmış durumda!
Geçen hafta, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi asistanlarından Dr. Mustafa Yalçın'ın intiharı sağlık gündemine damgasını vurmuştu...
Yankıları hâlâ devam ediyor...
Anımsayacaksınız, Dr. Yalçın'ın aynı serviste görev yaptığı kız arkadaşı ile birlikte baskı gördüğü, bazı kişilere özel notlar yazdığı iddia edilmişti.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı mobbing iddiası üzerine düğmeye basarken, CHP Milletvekili Av. Nurhayat Altaca Kayışoğlu da geçen cuma günü doktorları intihara sürükleyen sağlıkta mobbing iddialarının araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığı'na araştırma önergesi verdi.
CHP'li Av. Altaca Kayışoğlu, TBMM Başkanlığı'na sunduğu önergede şu ifadelere yer verdi:
"Geleceğin uzman hekimleri olmak için 6 yıllık tıp eğitiminin ardından Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı (TUS) kazanarak eğitimlerini sürdüren asistan hekimlerin iş yükü, üstlerinden mobbing gördükleri, bu nedenle birçoğunun depresyona girdiği bilgisi Türk Tabipler Birliği'nin raporlarında da görülmektedir!
Tıpta uzmanlık eğitimi amacıyla eğitim araştırma ve üniversite hastanelerinde bulunan asistan hekimler, eğitim programlarının olması gerektiği şekilde düzenlenmemesi, hedefledikleri eğitimden yoksun bırakılması, iş yükü ve nöbet sisteminden kaynaklanan sorunların yanı sıra, uygulanan psikolojik şiddet nedeniyle intihara bile sürüklenmektedirler!..
Bu bağlamda; asistan hekimlerin eğitim programlarına uygun eğitim görüp görmediklerinin tespiti, nöbet saatlerinden kaynaklı iş yüküyle karşı karşıya kalıp kalmadıkları ve doktorları intihara sürükleyen sağlıkta mobbing iddialarının araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98. TBMM İç Tüzüğü'nün 104 ve 105. maddesi gereğince 'Meclis Araştırılması'nı arz ve teklif ederiz..."
***
Evet, kovid-19 salgını nedeniyle artan iş yükü, ağır çalışma koşulları ve bulaş riski sağlık çalışanlarını yıpratıp endişelendirirken...
Bir de bunun üstüne bazı "şişik egolu" yöneticilerden gördükleri mobbing, hasta ve yakınları tarafından uğradıkları şiddet sağlıkçıları adeta çaresiz durumda bırakıyor!
Ayrıca diğer kurumlarda olduğu gibi hastanelerde de uygulanan ayrımcılık, haksızlık, adaletsizlik, ötekileştirme, "Bendensin, değilsin!" teraneleri...
Sağlık çalışanlarını iyice yordu, bıktırdı!..
Bir kısım yöneticilerin mobbinge varan davranışlarının, hekimler ve sağlık çalışanları üzerinde ciddi baskı oluşturduğu söylenmekte...
Sağlık çalışanları ağlıyor, korkuyor, geleceğe kaygılı bakıyor...
Ölüyorlar!
Vee...
Tüm yaşanan bu olumsuzluklara, acı olaylara rağmen hâlâ biz:
Sağlık alanında boş kadroların koltuklarına; hangi siyasinin, hangi sendikanın, hangi sağlık üst düzey bürokratın referansı ile oturtulacak isimlerin kim olacağını konuşuyoruz, merak ediyoruz...
Geldiğimiz, yaşadığımız şu halimize bir bakın hele!
Yazık, çok yazık...
Liyakat!..
Kaynak yenidönem/LALE AKASOY
Geçen hafta, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi asistanlarından Dr. Mustafa Yalçın'ın intiharı sağlık gündemine damgasını vurmuştu...
Yankıları hâlâ devam ediyor...
Anımsayacaksınız, Dr. Yalçın'ın aynı serviste görev yaptığı kız arkadaşı ile birlikte baskı gördüğü, bazı kişilere özel notlar yazdığı iddia edilmişti.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı mobbing iddiası üzerine düğmeye basarken, CHP Milletvekili Av. Nurhayat Altaca Kayışoğlu da geçen cuma günü doktorları intihara sürükleyen sağlıkta mobbing iddialarının araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığı'na araştırma önergesi verdi.
CHP'li Av. Altaca Kayışoğlu, TBMM Başkanlığı'na sunduğu önergede şu ifadelere yer verdi:
"Geleceğin uzman hekimleri olmak için 6 yıllık tıp eğitiminin ardından Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı (TUS) kazanarak eğitimlerini sürdüren asistan hekimlerin iş yükü, üstlerinden mobbing gördükleri, bu nedenle birçoğunun depresyona girdiği bilgisi Türk Tabipler Birliği'nin raporlarında da görülmektedir!
Tıpta uzmanlık eğitimi amacıyla eğitim araştırma ve üniversite hastanelerinde bulunan asistan hekimler, eğitim programlarının olması gerektiği şekilde düzenlenmemesi, hedefledikleri eğitimden yoksun bırakılması, iş yükü ve nöbet sisteminden kaynaklanan sorunların yanı sıra, uygulanan psikolojik şiddet nedeniyle intihara bile sürüklenmektedirler!..
Bu bağlamda; asistan hekimlerin eğitim programlarına uygun eğitim görüp görmediklerinin tespiti, nöbet saatlerinden kaynaklı iş yüküyle karşı karşıya kalıp kalmadıkları ve doktorları intihara sürükleyen sağlıkta mobbing iddialarının araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98. TBMM İç Tüzüğü'nün 104 ve 105. maddesi gereğince 'Meclis Araştırılması'nı arz ve teklif ederiz..."
***
Evet, kovid-19 salgını nedeniyle artan iş yükü, ağır çalışma koşulları ve bulaş riski sağlık çalışanlarını yıpratıp endişelendirirken...
Bir de bunun üstüne bazı "şişik egolu" yöneticilerden gördükleri mobbing, hasta ve yakınları tarafından uğradıkları şiddet sağlıkçıları adeta çaresiz durumda bırakıyor!
Ayrıca diğer kurumlarda olduğu gibi hastanelerde de uygulanan ayrımcılık, haksızlık, adaletsizlik, ötekileştirme, "Bendensin, değilsin!" teraneleri...
Sağlık çalışanlarını iyice yordu, bıktırdı!..
Bir kısım yöneticilerin mobbinge varan davranışlarının, hekimler ve sağlık çalışanları üzerinde ciddi baskı oluşturduğu söylenmekte...
Sağlık çalışanları ağlıyor, korkuyor, geleceğe kaygılı bakıyor...
Ölüyorlar!
Vee...
Tüm yaşanan bu olumsuzluklara, acı olaylara rağmen hâlâ biz:
Sağlık alanında boş kadroların koltuklarına; hangi siyasinin, hangi sendikanın, hangi sağlık üst düzey bürokratın referansı ile oturtulacak isimlerin kim olacağını konuşuyoruz, merak ediyoruz...
Geldiğimiz, yaşadığımız şu halimize bir bakın hele!
Yazık, çok yazık...
Liyakat!..
Kaynak yenidönem/LALE AKASOY