Pandemi döneminde sağlık çalışanlarına yönelen önyargı, baskı ve dışlanma; görev aşkı ve insani duyarlılıkla çalışan sağlık emekçilerini zor durumda bırakmaya devam ediyor. Bu kez Ankara Mamak'ta görev yapan bir hemşirenin yaşadıkları, sürecin ne kadar yıpratıcı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Koruyucu Ekipman Görünmez Emek: "Biz de İnsanız"
Ankara'nın Mamak ilçesinde görev yapan bir hemşire, pandeminin başından bu yana yaşadığı zorlukları anlattı. Hasta odalarına özel tulum, maske ve eldivenle girilmesi gerektiğini belirten hemşire, bu hazırlığın zaman aldığını ancak hastalar tarafından genellikle yanlış anlaşıldığını ifade etti. “Maskeyi beş dakika takamayanlar, bizim 8-16 saat o maskeyle çalıştığımızı unutuyor” diyen hemşire, hem fiziksel hem de duygusal olarak yıprandıklarını vurguladı.
“Komşularım Beni Dışladı, Mahallemi Terk Ettim”
Pandeminin ilk aylarında devlet tarafından yapılan “konaklama ve ödeme” açıklamalarının halkta yanlış bir algı oluşturduğunu dile getiren hemşire, komşularının kendisini tehlikeli biri gibi görmeye başladığını söyledi. “Bana ‘eve gelme’ dediler. Devlet sana yer veriyor dediler. Psikolojik şiddet gördüm, sonrasında fiziki şiddete de maruz kaldım. Şikayet ettim ama değişen bir şey olmadı. En sonunda taşınmak zorunda kaldım” sözleriyle yaşadıklarını özetledi.
Yeni Evde Kimliğini Gizlemek Zorunda Kaldı
Yaşadığı yerden taşındıktan sonra bir süre boyunca sağlıkçı olduğunu bile söyleyemediğini belirten hemşire, “Yeni evimde huzurluyum ama ilk başta sağlık çalışanı olduğumu söylemeye korktum. Bu utanç verici bir şey” diyerek toplumun bakış açısına dikkat çekti.
“Tükenmişlik Her Yerde”
Görev yaptığı hastanede yoğun mesai saatleri, belirsizlik ve sürekli değişen koşulların yanı sıra, sağlık çalışanlarına uygulanan mobbing ve adaletsiz ödemelerin ciddi bir tükenmişliğe yol açtığını aktaran hemşire, “Birçok kişi, bakanın vaat ettiği tavandan ödeme yapılmadığını bilmiyor. Bu süreçte bize sadece ‘çalışmak zorundasınız’ denildi. Kiminle konuşsak çözüm bulamıyoruz” dedi.