Geçtiğimiz hafta, “Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nde neler oluyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldık…
Kurumdaki idareci konumunda olan Yılmaz Altuntaş, Arzu Karvar ve Serpil Gündoğdu’nun bazı çalışanlara uyguladıkları mobing iddialarından bahsettik…
Tabi ki çalışanlardan gelen mailler ve telefon görüşmelerine dayanarak…
***
Koptu kıyamet!
“Kelle” istiyorlar benden…
Cadı avı başlatıldı hastanede “Kim bu bilgileri sızdırdı gazeteciye…” diye…
Elektronik posta adresime mailler su gibi aktı…
Mağdur olan bazı sağlık çalışanlarının ifadelerine göre, “Torpilliler, yağdanlıklar…” sıraya girmiş…
Ha bire “tornadan çıkmış” gibi özellikle Serpil Gündoğdu’nun lehine mailler gönderdiler bendenize…
“Şok olmuşlar, şaşkına dönmüşler, iftira atılmış…”
Mış mış da muş muş…
Hatta hızını alamamışlar hastane bahçesinin önünde toplaşıp mutluluk pozu vererek facedeki yazımın altında fotoğrafı paylaşmayı da ihmal etmemişler…
Hatırım kalır valla!
Bugün de aynı ekip “hastanenin çatısında” aynı pozu çektirip gönderir mi acaba?
Amman dikkat düşmeyesiniz ha!
Ha bu arada zeytin, zeytinyağı ve turşu da bitmek üzere…
Neyse…
***
Serpil Gündoğdu elekronik posta adresime bir yazı gönderdi.
Söz hakkını kullandırıyorum ve aynen paylaşıyorum:
“Lale hanım… Bugün çıkan yazınızda hakkımdaki iddiaları muhatabı olan Serpil Gündoğdu’yum. Öncelikle yazınızdaki suçlamaların aslı olup olmadığını araştırmadan kamuoyu önüne ismimi açık bir şekilde teşhir etmenizden duyduğum rahatsızlığı bildirmek isterim… Madem benim ismimi çekinmeden açık bir şekilde yazdınız, keşke iddiaları ortaya atan kişi ya da kişileri de açıkça yazma cesareti gösterseydiniz… Suçlamaların muhatabı olarak hakkım da bu şekilde gerçek dışı asılsız ve iftiraya varan suçlamaları yapan kişi ya da kişilerin isimlerini paylaşmanızı istiyorum… Konu ile ilgili gerekli tüm yasal haklarımı avukatım aracılığı ile adli mercilere suç duyurusunda bulunarak kullanacağımı da belirtmek isterim. Benim sizinle bir alıp veremediğim yok benim derdim hakkımda bu şekilde suçlamada bulunan kişilerle… Keşke size değil de devletin resmi kurumlarına şikayette bulunaraktan karşımıza çıksalardı. Keşke siz de araştırmadan böyle talihsiz bir yazı yazacağınıza onların adına suç duyurusunda bulunsaydınız. Sizden ricam bu şahısların isimlerini bana vermeniz. Çünkü bu yazının muhatabı benim ve bu en doğal hakkımdır.”
***
Yazımızın başında da belirttik ya!
Halk diliyle “Kelle!” yani isim istiyorlar bizden diye…
Ben gazeteciyim ve mağdur olanların yanındayım…
Kaldı ki benim görevim iddiaları gündeme taşımak, “ispiyonlamak!” değil…
Binlerce sağlık çalışanı isimlerini yazarak sıkıntılarını aktarırlar, kimsenin adını şimdiye kadar vermeden kamuoyu ile paylaştım…
Yani “İspiyonlamak!” fıtratımda yok!
Velev ki isim verdim…
Ne yapacaksınız?
“Kelle” mi koparacaksınız, hayatı zindan mı edeceksiniz, daha fazla baskı mı uygulayacaksınız?
Yoksa…
Ne yapacaksınız?
Çok merak ettim doğrusu…
Gerçeği ortaya çıkarmak, gereğini yapmak ise ilgili yetkililerin işi…
Benden istenilene bakar mısınız?
Sözün bittiği yerdeyim…
Serpil Gündoğdu’nun gönderdiği yazı hakkındaki yorumu da size bırakıyorum…
Ve…
Serpil Hanıma yasal hakkını bir an önce kullanmasını rica ediyorum…
Yarın Dörtçelik Çocuk Hastanesi yazımıza yeni olaylarla devam edeceğiz…
Daha sonra da Kestel ve Onkoloji Devlet Hastanesinde çalışan sağlık personelinin yaşadıkları sıkıntıları aktaracağım…
Sağlık çalışanları yorgun, bitkin ve uygulanan mobinglerden “İllallah!” etmiş durumda…
DÖRTÇELİK HASTANESİNDE NE OLMUŞTU TIKLAYIN
Kurumdaki idareci konumunda olan Yılmaz Altuntaş, Arzu Karvar ve Serpil Gündoğdu’nun bazı çalışanlara uyguladıkları mobing iddialarından bahsettik…
Tabi ki çalışanlardan gelen mailler ve telefon görüşmelerine dayanarak…
***
Koptu kıyamet!
“Kelle” istiyorlar benden…
Cadı avı başlatıldı hastanede “Kim bu bilgileri sızdırdı gazeteciye…” diye…
Elektronik posta adresime mailler su gibi aktı…
Mağdur olan bazı sağlık çalışanlarının ifadelerine göre, “Torpilliler, yağdanlıklar…” sıraya girmiş…
Ha bire “tornadan çıkmış” gibi özellikle Serpil Gündoğdu’nun lehine mailler gönderdiler bendenize…
“Şok olmuşlar, şaşkına dönmüşler, iftira atılmış…”
Mış mış da muş muş…
Hatta hızını alamamışlar hastane bahçesinin önünde toplaşıp mutluluk pozu vererek facedeki yazımın altında fotoğrafı paylaşmayı da ihmal etmemişler…
Hatırım kalır valla!
Bugün de aynı ekip “hastanenin çatısında” aynı pozu çektirip gönderir mi acaba?
Amman dikkat düşmeyesiniz ha!
Ha bu arada zeytin, zeytinyağı ve turşu da bitmek üzere…
Neyse…
***
Serpil Gündoğdu elekronik posta adresime bir yazı gönderdi.
Söz hakkını kullandırıyorum ve aynen paylaşıyorum:
“Lale hanım… Bugün çıkan yazınızda hakkımdaki iddiaları muhatabı olan Serpil Gündoğdu’yum. Öncelikle yazınızdaki suçlamaların aslı olup olmadığını araştırmadan kamuoyu önüne ismimi açık bir şekilde teşhir etmenizden duyduğum rahatsızlığı bildirmek isterim… Madem benim ismimi çekinmeden açık bir şekilde yazdınız, keşke iddiaları ortaya atan kişi ya da kişileri de açıkça yazma cesareti gösterseydiniz… Suçlamaların muhatabı olarak hakkım da bu şekilde gerçek dışı asılsız ve iftiraya varan suçlamaları yapan kişi ya da kişilerin isimlerini paylaşmanızı istiyorum… Konu ile ilgili gerekli tüm yasal haklarımı avukatım aracılığı ile adli mercilere suç duyurusunda bulunarak kullanacağımı da belirtmek isterim. Benim sizinle bir alıp veremediğim yok benim derdim hakkımda bu şekilde suçlamada bulunan kişilerle… Keşke size değil de devletin resmi kurumlarına şikayette bulunaraktan karşımıza çıksalardı. Keşke siz de araştırmadan böyle talihsiz bir yazı yazacağınıza onların adına suç duyurusunda bulunsaydınız. Sizden ricam bu şahısların isimlerini bana vermeniz. Çünkü bu yazının muhatabı benim ve bu en doğal hakkımdır.”
***
Yazımızın başında da belirttik ya!
Halk diliyle “Kelle!” yani isim istiyorlar bizden diye…
Ben gazeteciyim ve mağdur olanların yanındayım…
Kaldı ki benim görevim iddiaları gündeme taşımak, “ispiyonlamak!” değil…
Binlerce sağlık çalışanı isimlerini yazarak sıkıntılarını aktarırlar, kimsenin adını şimdiye kadar vermeden kamuoyu ile paylaştım…
Yani “İspiyonlamak!” fıtratımda yok!
Velev ki isim verdim…
Ne yapacaksınız?
“Kelle” mi koparacaksınız, hayatı zindan mı edeceksiniz, daha fazla baskı mı uygulayacaksınız?
Yoksa…
Ne yapacaksınız?
Çok merak ettim doğrusu…
Gerçeği ortaya çıkarmak, gereğini yapmak ise ilgili yetkililerin işi…
Benden istenilene bakar mısınız?
Sözün bittiği yerdeyim…
Serpil Gündoğdu’nun gönderdiği yazı hakkındaki yorumu da size bırakıyorum…
Ve…
Serpil Hanıma yasal hakkını bir an önce kullanmasını rica ediyorum…
Yarın Dörtçelik Çocuk Hastanesi yazımıza yeni olaylarla devam edeceğiz…
Daha sonra da Kestel ve Onkoloji Devlet Hastanesinde çalışan sağlık personelinin yaşadıkları sıkıntıları aktaracağım…
Sağlık çalışanları yorgun, bitkin ve uygulanan mobinglerden “İllallah!” etmiş durumda…
DÖRTÇELİK HASTANESİNDE NE OLMUŞTU TIKLAYIN
KAYNAK: YENİDÖNEM LALE AKASOY
Yanımızda olduğuz için çok teşekkür ederim sağolun lale hanım